Kastamonu İstiklal Mahkemesi üyesi Mustafa Necati, Ilgaz’dan Kastamonu’ya gelirken yollarda rastladıklarını şöyle anlatıyor:
“Bir gün evvel yağan karların doldurduğu uzun yollardan gelen mahkememiz, Çerkeş önlerinde kağnılarla cephane taşıyan bir kadın kafilesine rast gelmiştik… Biz soğuktan yamçılar altında bile titrerken, tek yorganını da arabaya örten bir ninenin çıplak ayaklarla yürüdüğünü görünce, içimden takdirle karışık bir merhamet sızladı; arkasına sardığı peştemalı içinde ara sıra hıçkıran bir çocuğun üzerine bile örtmeden, yorganını niçin arabaya serdiğini sormak fikrini duydum.
- Üşümez misin sen, nine? Bak çocuk donacak, yorganını örtsene!
diye arabanın üstünü işaret ettim. Bu sözü garip bir tarzda karşıladı. Sormaya değer bir şey saymıyordu galiba! Benim beklediğimi anlayınca mukaddes bir şeye yüzünü döndürür gibi kağnıya doğru konuştu:
- Kar sepeliyor, millet malıdır, nem kapmasın evladım,
dedi ve yorganın uçlarını iyice gerdi. Kar sepelemeye başlamıştı. O zaman anladım ki, cephaneleri ıslatmamak için bu fedakârlığı yapıyor, o zaman deminki merhametimden utandım bile… Aman Yarabbi! Fedakârlığını bildirmek bile istemiyor, bu âlicenaplık karşısında da secde etmeyen ruh ve aşk olur mu? Tarihte böyle bir fedakârlığın bir eşini, meşhur vatansever Kartacalı kadınlar bile yaratamadılar, onlar saçlarından orduya halatlar örmüşlerdi, bunlar hayatlarından cephane veriyorlar… (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Kadınları, s. 228-229.)
Bu parçaya aşağıdaki başlıklardan hangisi yazılamaz?