“Adasal roman” türü olarak yazılan ilk eserdir. XIV. yüzyılda en fazla okunan eserlerden biri olan ve farklı dillere çevrilen “Hay Bin Yakzân” birçok düşünürü etkilemiştir. İbn Tufeyl, ıssız bir adada etrafında insanlar olmadan büyüyen bir çocuğun adım adım olgunlaşarak kendini, doğayı ve evreni anlamasını ve hakikati aramasını anlatır.
Hay bin Yakzan, Tek başına bir ceylanın besleyerek büyüttüğü, etrafında insanın olmadığı bir adada yaşamaktadır. Ceylanın ölümü ile derin sarsıntıya kapılarak sebebini araştırmağa başlar. Diğer canlı hayvanlarla yerde yatan ceylanın cansız bedeni arasındaki farkı bulmağa çalışır. Sonra elini ceylanın göğsüne doğru gezdirirken kalbini bulur. Ve ceylana canlılık veren organın kalp olduğunu anlar. Kalbi yararak kan pıhtısı ve boşluk hava olduğunu görür. Ve ceylanı aslında yaşatan, ona canlılık hay sıfatını kazandıran şey tüm canlılara canlılık kazandıran şeyin aynı kaynaktan geldiği kanaatine varır.
Hay: Nasıl düşünüyorum ben? Görüyorum, duyuyorum. Nasıl görüp nasıl duyduğumu biliyorum. Ama nasıl düşündüğümü bilemiyorum. Bu konuda bildiğim tek şey düşündüğüm. Ben düşünüyorum. Canlıları yaşatan şey de düşünce gibi bir şey olamaz mı peki? Düşünce belki de en önemli şey bu, düşünce.
Bir gün bir ördek yumurtasını alıp baykuş yuvasına koymuştu. Sonucu merakla beklemişti günlerce. Yuvadan ayrılan yavru ördek doğruca suya koşmuş ve yüzmek konusunda da hiç acemilik çekmemişti. Hâlbuki Hay, yüzebilmek için günlerce uğraşmıştı.
Hay: Ben yaptığım her şeyi sonradan öğreniyorum.
Onlarsa yapacakları her şeyi öğrenmiş olarak doğuyorlar. Birisi ne yapmaları gerektiğini onların içine koyuyor. Evet, başka biri! Hay: Bütün bu etrafımda gördüğüm her şey kendi kendine, kendiliğinden olamaz. Bunların bir sahibi ve bir yöneteni olmalı. Bana ellerimi veren, içime sevgiyi koyan biri mutlaka olmalı. Ama onunla karşılaşamıyorum. Onu bulamıyorum. O nerede? Bütün hayvanlara ne yapacaklarını öğreten onun içine kendisini bulduracak bir ipucu koymuş olamaz mıydı? Belki de düşüncede gizliydi, düşüncede.
Hay yiyecek toplayacağı sırada ansızın Absal’la karşılaştı. Hay ile Absal’ın dost olmaları fazla uzun sürmedi.
Hay, ceylandan başlayarak başından geçen her şeyi anlattı. Absal da ona kendi hikayesini. Geldiği adada yaşanan hak dini, o dinin peygamberlerini ve kurallarını anlattığında buna Hay’ın cevabı şöyle oldu.
Hay: Benim yıllar süren düşüncelerim sonunda ulaştıklarımla senin bana anlattıkların aynı şeyler.
8. ve 9. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.
Bu metne göre aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?