XX. yüzyıl başında, Halit Ziya ve Refik Halit Karay ve Ömer Seyfettin ile Türk hikâyesi tam bir olgunluğa kavuşur. Ömer Seyfettin, olayları kurma ve geliştirme açısından Mauppassant tarzı hikâyeler (alışılmış bir plân, giriş, gelişme, düğüm, sürprizli sonuç) yazar ve bu geleneğin edebiyatımızda yerleşmesinde bir öncü olur. Okura, hikâyeyi bir tür olarak sevdirir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada adı geçen yazarlardan biriyle ilişkilendirilemez?