Emniyet Müdürü daha önce mahallelinin şikâyetlerini dinlemeye başlamıştı. Murtaza’ya aldırmadan, ayakkabı tamircisine, “Devam et.” dedi. Tamirci kızardı, bozardı ama, ok yaydan çıkmıştı bir sefer. Tükürdüğünü yalayamazdı. Ya ateşe devam edecekti, ya da davayı kaybedecekler, ondan sonra da Murtaza’nın elinde oyuncak olacaklardı. “Efendim, bu adam bekçiden çok, kendini bu mahallenin hâkimi sanır.”
Emniyet Müdürü: “Yani ne yapar?”
“Ne yapmaz ki beyim? Gece yarısından sonra penceremizde ışık görse çat kapı, neden bu saate kadar yatmayıp hâlâ oturduğumuzu sorar. Bizi yatmaya zorlar.” Murtaza işi anlamıştı. Anlamıştı ama, gene de lafa emirsiz karışıp, emirsiz patırtı edecek kurs görmemiş, büyüklerinden sıkı terbiye almamışlardan değildi. Onun için, göğüs dışarda, karın içerde, gözler ta karşıdaki değişmez bir noktadaydı.
Bu parçayla ilgili olarak,
I. Olaylar hâkim bakış açısıyla anlatılmıştır.
II. Sade, içten ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
III. Gündelik hayattan bir kesite yer verilmiştir.
IV. Bireyin iç dünyasını esas alan bir metinden alınmıştır.
V. Anlatmaya bağlı bir metinden alınmıştır.
yargılarından hangisi söylenemez?