HÜSREV – (Tatlı ve hüzünlü bir sükûnet içinde. Mansur’a bakmadan konuşur.) Mansur!
MANSUR – (Tehalükle) Kardeşim!
HÜSREV – Sen benim dostumsun, değil mi?
MANSUR – Dostunum Hüsrev!
HÜSREV – Mansur, sana inanıyorum. (Mansur’un başı teessürle göğsüne düşer. Cevap vermez.)
HÜSREV – Senin yanında gömleğimi yırtabilirim. Göğsümü parçalayabilirim. Senin yanında ağlayabilirim. (Mansur, büsbütün ezilir. Teessürünü göstermemek için arkasını döner.)
HÜSREV – Mansur, çok fenayım. Düşüyorum. (Mansur, dehşet içinde tekrar Hüsrev’e döner.)
HÜSREV – Dipsiz bir uçuruma sarkıyorum. Yakalayabildiğim bir iki ot tutuyor beni. Bu otlar sökülüyor. Yumuşak toprağın içinden kökleriyle beraber geliyor. Düşüyorum.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?